Saadet partisi Fatih ilçe başkanlığından kariyer camii açıklaması

Yıllar önce camiden müzeye çevirilen ve danıştayın tekrar camiye cevirilmesi kararı verdiği kariyer camii Müzesi için kamuoyuna basın açıklaması yapan Fatih saadet partisi teşkilatı toplumu ve cumhur başkanı nı bu konuda duyarlı olmaya davet etti işte o basın açıklaması

Saadet partisi Fatih ilçe başkanlığından kariyer camii açıklaması
22 Aralık 2019 - 13:47 - Güncelleme: 22 Aralık 2019 - 15:24

Aziz İstanbullular, saygıdeğer basın mensupları. Saadet Patisi Fatih İlçe Başkanlığı’nın tertiplemiş olduğu basın açıklamasına hepiniz hoş geldiniz. Bu gün burada çok önemli ve hayırlı bir iş için toplanmış bulunmaktayız. Bilindiği gibi içerisinde yüzyıllarca ibadet edildikten sonra çeşitli nedenlerle asli fonksiyonundan koparılan nice camiler ve mescitler bulunmaktadır. Bunlardan biri de, şu an önünde bulunduğumuz Kariye Camii’dir. İstanbul’un fethinden önce “Chora (Khora) Manastırı’nın Kilisesi” olarak kullanılan bu yapı, Fatih Sultan Mehmet Vakfı’nın hayrat taşınmazlarındandır. Dini inancımız gereği, bizlerle bir arada yaşayan diğer din mensuplarının ibadetlerini rahatça yerine getirmeleri hususunda son derece hoşgörü sahibiyiz. Ancak, İstanbul’un fethinden sonra geçen zamanlarda yapının artık cemaatinin kalmaması ve harap olması endişesi üzerine fetihten 58 yıl sonra, 1511 yılında Sadrazam Atik Ali Paşa tarafından Kariye Camii adıyla cami olarak tahsis edilmiştir. Yapının vakıf koruması altına alınmasından sonra her türlü bakım ve onarımın yapılmasıyla yetinilmemiş, yüzyıllardır içinde bulunan sanatsal eserler ve mozaikler de korunmuştur. Nitekim Osmanlı döneminde İstanbul’u dolaşan bazı yabancıların, seyahatnamelerinde Kariye Camii’nin içinde mozaikle işlenmiş resimler gördüklerini yazmalarından, buradaki duvar resimlerinin bir kısmının üstlerinin açık olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim tarihçi Joseph von Hammer-Purgstall, 1822’de basılan “İstanbul’a Dair” kitabında bunların varlığından bahseder. İstanbul patriklerinden Konstantinos da, Rumcası 1824’te, Fransızcası 1846’da basılan İstanbul hakkındaki kitabında, yapıdaki mozaik süslemelerin varlığına işaret etmiştir. 1511 yılından 1945 yılına kadar tam 434 yıl Cami olarak hizmet veren bu mabet için, maalesef 29 Ağustos 1945 tarihinde bakanlar kurulu tarafından alınan bir kararla, kendisiyle birlikte toplam 16 caminin müze veya müze deposu olarak kullanılması kararı verilmiştir. İlgili Bakanlar Kurulu kararı şöyledir: “Milli Eğitim bakanlığınca müze ve müze deposu olarak kullanılacak ilişik listede gösterilen vakıf binalarının bakım ve onarım giderleri Devlet bütçesinden ödenmek üzere adı geçen Bakanlığa tahsisi, bu Bakanlığın isteği ve Maliye Bakanlığı’nın 5/7/1945 tarihli ve 3121-744-11375 sayılı mütalaası üzerine, Bakanlar Kurulunca 29/8/1945 tarihinde karar verilmiştir.” Geçtiğimiz yıllarda, “Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği” tarafından ilgili bakanlar kurulu kararının hukuksuz olduğuna yönelik dava açmıştır. Danıştay 10. Dairesi, Kariye Camii'nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, 12 Mart 2014 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Davacının söz konusu kararı temyiz etmesi üzerine konu, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na taşınmış, 26 Nisan 2017'de dosyayı görüşen Kurul, 10. Daire'nin verdiği kararı hukuk ve usule uygun bularak kararın onanmasına hükmetmiştir. Ancak davacı dernek işin peşini bırakmamış ve ilgili Bakanlar Kurulu kararının “hukuka aykırı” olduğunu belirterek karar düzeltme talebinde bulunuştur. Bunun üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, davacının karar düzeltme istemini kabul ederek, daha önceki kararı kaldırmış ve temyiz istemini yeniden incelemiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yeniden yapılan inceleme neticesinde Danıştay 10. Daire’sinin verdiği kararı bozarak, ilgili Bakanlar Kurulu kararının hukuka aykırı olduğu yönünde karar vermiştir. Mahkeme kararında, Kariye Camii'nin Osmanlı döneminde “özel hukuk hükümlerine göre vakfedildiği” ve mazbut Fatih Sultan Mehmet Vakfı'na ait hayrat taşınmazlardan olduğuna dikkat çekilmiştir. Hayrat taşınmazların, ibadethane, hastane ve aşhane gibi doğrudan hayır hizmetlerinin ifası için kurulmuş “kamu malı” niteliğinde olduğu, dolayasıyla bunlar hakkında özel mülkiyet hükümlerinin uygulanamayacağı belirtilerek, hayrat taşınmazların, vakfın belirlediği kullanım şekli dışında bir kullanım amacına tahsis edilemeyeceği kaydedilmiştir Mahkeme kararında ayrıca, "taşınmazın ilelebet cami olarak kullanılması" yönündeki iradesini ve tahsisini ortadan kaldıracak şekilde alınan Bakanlar Kurulu kararının, daha yürürlüğe girmemiş bir kanuna atıfla ihdas edildiğine de dikkat çekilmiştir. Hayrat vakıflarının, amaç dışı kullanımlara karşı üçüncü kişilerin yanında bizzat devlete karşı da korunduğu vurgulanan mahkeme kararında, "Bu vakıfların devletin koruması altında olması, devletin istediği zaman ve istediği şekilde vakıf malları üzerinde tasarrufta bulunması anlamına gelmez. Devlet sadece vakıf mallarının amacı doğrultusunda kullanılmasını teminen, kendisine emanet edildiği varlık konumundadır. Bir düzenlemeyle bile hayrat vakıfların, başka bir amaca özgülenmesi hukuka aykırı olacaktır" denilmiştir. İlgili Bakanlar Kurulu kararı alınırken işlem tarihinde yürürlükte olan 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun öngördüğü şartlara uyulmadığı belirtilen mahkeme kararında, "Dava konusu Bakanlar Kurulu kararı, kanunda öngörülen şartlardan hiçbirisi gerçekleşmeden alınmış, gerekli şekil şartlarına da uyulmamıştır. Zira, Kariye Camii'nin cami olarak kullanılmasında kanuna ve kamu düzenine aykırılıktan söz edilemeyeceği gibi Bakanlar Kurulu kararına altlık oluşturulmak üzere, Vakıflar Genel Müdürlüğü İdare Meclisi'nin herhangi bir teklifi bulunmamaktadır. Öte yandan yapılan tahsis, bir ibadethanenin depo ve müze olarak kullanılması amacına matuf olup, şartlar var olsa bile dava konusu işlemi maksat yönünden açıkça sakatlamaktadır. Belirtilen nedenlerle, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı, yetki, şekil, sebep, maksat yönlerinden hukuka aykırıdır" denilmiştir. Aziz milletimiz, saygıdeğer basın mensupları. Karar sürecinde artık son noktaya gelinmiştir. Çünkü, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, dava konusu kararını, gereği yapılmak üzere Cumhurbaşkanlığı’na göndermiştir. Artık bu konuda son sözü Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan söyleyecektir. Ecdadımızdan ve şehitlerimizden aldığımız tarihi emanetleri, onların bize vakfettikleri şekliyle geleceğe taşımak boynumuzun borcu ve tarih önünde gelecek nesillere karşı en önemli vazifemizdir. Özellikle, yetki ve makamları elinde bulunduran Müslümanların, bu vazifenin vebalinden korkmaları ve vazifenin hakkıyla ifa edilip edilmediğine dair Allah’ın huzuruna hesaba çekileceklerini unutmamaları gerekmektedir. Son sözü söyleyecek olan Bakanlar Kurulu üyeleri ve Sayın Cumhurbaşkanı’ndan kararlı bir tavır ile milletimizin gönlünü ve kalbini ferahlatacak hayırlı bir adım atmalarını bekliyor, 74 yıl gecikmeyle de olsa Kariye Camii’nin, yeniden cami olarak hizmet vermesine yönelik alacakları kararının müjdesini, heyecanla ve en acil bir şekilde bekliyoruz. Kariye Camii’nin yeniden cami olarak hizmet vermesinin çeşitli siyasi endişe ve hesaplarla veya bir takım iç ve dış mihrakların tehdit ve baskıları ile engellenmesi ve farklı bir karar verilmesi durumunda, ilgili makamları üzerlerine alacakları vebal konusunda uyarıyor, meselenin takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Kariye Camii’nin minaresinden yeniden ezan seslerinin semaya yükseleceği ve müminlerin hasretinin biteceği güne selam olsun. Aziz milletimize saygıyla duyurulur. Dendi. Saadet Partisi Fatih İlçe Başkanlığı


YORUMLAR

  • 0 Yorum