Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: İsrafın ismi itibar olmuş

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a seslenerek, "Bir tarafta partilerin belediye başkan adayları, bir tarafta Erdoğan’ın fotoğrafı var. Cumhurbaşkanı devleti mi yönetecek belediyeyi mi?" dedi.

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: İsrafın ismi itibar olmuş
28 Mayıs 2019 - 18:23

TBMM'de haftalık grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme dair önemli konulara değindi. AKP'li seçmene seslenen Kılıçdaroğlu, "AKP'li kardeşlerim bunu unutmasınlar. Bir cumhurbaşkanı günün 24 saati belediye başkanlığı seçimlerine müdahale eder mi? Bir tarafta partilerin belediye başkan adayları var bir tarafta Erdoğan'ın fotoğrafı var. Bu normal bir şey mi? Bir cumhurbaşkanı devleti mi yönetecek yoksa belediyeyi mi? Vicdan sahibi herkese bu soruyu soruyorum. Yazlık sarayı var, kışlık sarayı var, uçan sarayı var. Bir yere giderken bir orduyla gidiyor. Ne oluyor savaşa mı gidiyoruz? Nedir bu lüks? Siz bunu doğru buluyor musunuz AKP'li kardeşlerim?" diye konuştu.

Ekrem İmamoğlu’nun uğradığı haksızlığı İstanbullu kardeşlerimiz giderecek. Milletvekili arkadaşlarımız Ekrem İmamoğlu’na destek vermek için İstanbul’da. Seçimle gelen herkese saygı duymamız gerekir hangi partiden olursa olsun.

"Hiçbir namuslu gazeteci dayak yedi diye bir adım geriye atmaz"

Gazetecilik bir kamu görevidir diyen Kılıçdaroğlu, "O görev yaptığı zaman adı yolsuzluğa bulaşmış insanlar bundan rahatsız olabilirler ama gazeteci görevini yapmak zorundadır. Sayın Demirağ’a saldırıya uğradı, saldıranlar serbest bırakıldı. Eğer haber yaptı diye bir gazeteciye şiddet uyguluyorsanız, şiddet uygulandıktan sonra bu gazeteciler artık yazamazlar, korkarlar diyorsanız sakın öyle düşünmeyin. Hiçbir namuslu gazeteci dayak yedi diye bir adım geriye atmaz. Saldırganların hapse girmesi için gazetecilerimizin öldürülmesi mi gerekiyor? Bir tweet attı diye 6 ay içeride kalan var. Gazeteci yazdı diye saldırıya uğrayacak, saldırganlar yakalanıp serbest bırakılacak. Eline bari sertifika verin, “Adam dövmekte ustadır” diye. Biz sadece adalet istiyoruz.

Gazeteci yazdı diye saldırıya uğrayacak. saldıracaksınız döveceksiniz serbest kalacaksınız en çok zarar gören adalet kavramı olacak. Adalet bir kutup yıldızı gibidir. Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gideremez" dedi.

"Devletin başı bir partinin başı olamaz"

AKP’li kardeşlerime seslenmek istiyorum diyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Madem ki beraber yaşıyoruz, görüşlerimiz farklı olabilir ama hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bir cumhurbaşkanı neden tarafsız olmalı? Çünkü cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Bu topraklarda yaşayan herkesin temsilcisidir. Devlet bütün vatandaşlarına hizmet eder. Her vatandaş kanunlar önünde eşittir.

AK Parti’li kardeşlerim dikkatle dinlesinler. Cumhurbaşkanlığı yemininin son cümlesini okuyorum: “…üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim…” Bu yemin. Namus ve şeref kavramının ne kadar önemli olduğunu anlattım. Bir Cumhurbaşkanı neden tarafsız olmalı? Çünkü devletin sigortasıdır. Devletin başı ise bir partinin başı olamaz. Devlet bütün vatandaşlarına hizmet eder.

AKP’li kardeşlerim bunu unutmasınlar. Bir cumhurbaşkanı günün 24 saati belediye başkanlığı seçimlerine müdahale eder mi? Bir tarafta partilerin belediye başkan adayları var bir tarafta Erdoğan’ın fotoğrafı var. Bu normal bir şey mi? Bir cumhurbaşkanı devleti mi yönetecek yoksa belediyeyi mi? Vicdan sahibi herkese bu soruyu soruyorum" açıklamasında bulundu.

İBB’deki raporlara değinen Kılıçdaroğlu:Dünyanın hiçbir ülkesinde israf itibar değildir

"Sayıştay raporlarına göre İBB’de 643 yönetici var, makam aracı sayısı ise 1717. Açlıktan ölen Kübra bebeği onlar unuttular ben unutmadım. AKP’li kardeşim bunu sorgulamak zorundadır. Yazlık sarayı var, kışlık sarayı var, uçan sarayı var. Bir yere giderken bir orduyla gidiyor. Ne oluyor savaşa mı gidiyoruz? Nedir bu lüks? Siz bunu doğru buluyor musunuz AKP’li kardeşlerim?

Buna “itibar” diyorlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde israf itibar değildir. Hele milyonlarca işsizin olduğu bir ülkede. İsraf helal midir haram mıdır vicdanınıza sorun. Gün adalet günü, vicdan günü… Bizim paramızı bizim adımıza kullanıyorlar.

Kibir iyidir diyorsan git oyunu ver kardeşim. Kibirli insan halka hizmet edemez diyorsan oturup düşüneceksin kardeşim.

2002’de geldi Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurdu. Eyvallah. Komisyonun üyesiydim. Komisyonun başında AK Parti’li Azmi Ateş vardı. Düzgün bir adam. Azmi Ateş bir daha milletvekili olamadı. Niye olamadı? 3 Y… Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk var dediler mücadele edeceğiz. Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk bitti mi? Ne oldu? 3 bakanın yolsuzluk dosyası Yüce Divan’a gönderilmedi. Hani kul hakkı yemek en büyük günahtı? Devleti soyanları Yüce Divan’a göndermemek ne demektir?

"Niye icra dairelerinin sayısını arttırıyorlar? Millet borç batağında diye"

AKP’li kardeşim memlekette yoksulluk bitti mi? 17 yıldır yönetiyorlar. 2002’de bir esnaf başbakanlığın önünde yazar kasa attı, intihar eden yoktu kendisini yakan yoktu. 17 yılın sonunda vatandaş borç batağında. Devletin resmi rakamı; Tüketici kredisi ya da kredi kartı borcu 518 milyar TL. Milyonlarca vatandaş borç batağında, niye icra dairelerinin sayısını arttırıyorlar? Millet borç batağında diye.

Devlet de borç batağında. İç borç: 653 milyar TL. Dış borç: 557 milyar TL. Bu para nereye gitti? Sen sormayacak mısın? Aklını kullanmayacak mısın? Bu parayı nereye harcadınız diye sormayacak mısın kardeşim? Bankalarda vatandaşın mevduatının yarısı döviz. Bu ne demektir? Vatandaş devlete güvenmiyor demektir. Dış güçler mi dedi sana faiz lobisine koskoca Türkiye’yi teslim et diye? 1 milyon 376 bin kişi işsiz kaldı son 1 yılda. Açlık sınırının altında asgari ücret mi olur. 8 milyon 500 bin kişi asgari ücret ya da onun altında ücret alıyor. 16 milyon hane açlık sınırının altında gelir elde ediyor.

“Herkes iş bulacak diye bir şey yok” diyor. Herkesi aşağılıyor, herkese tepeden bakıyor. Vatandaşı bir dinle, neden iş arıyor vatandaş? Kibir abidesi…”

"Rabia Naz olayında Ankara’da bir güç adaletin önünü tıkamaya çalışıyor"

Rabia Naz 11 yaşında, Eynesil'de İmam Hatip Ortaokulu’nda okuyor, hayat dolu bir kız. Öldürülmeden önce arkadaşlarıyla gidip dondurma almış, annesinin çalıştığı eczaneye gitmiş. Haber geliyor, Rabia Naz evin önünde sırt üstü yatıyor ve ağır yaralı. Babasına diyorlar ki intihar etti. 11 yaşındaki bir çocuk niye intihar etsin? Baba araştırıyor; doblo marka bir siyah aracın çarptığı iddia ediliyor, oradan alıp metruk bir eve götürüyorlar, sonra getirip evinin önüne sırt üstü yatırıyorlar intihar etti diye. Baba bir türlü derdini anlatamıyor. Bir gazeteci arkadaşımız, Metin Cihan olayı takip ediyor. Gazeteciler bir haksızlığın üzerine gittiğinde, yola koyulduğunda şiddete uğruyor. Bu gazeteci arkadaşımız olayın ortaya çıkması için elinden geleni yapıyor. Bir çocuğun göz göre göre öldürülmesine tanıklık etmek değildir sizin göreviniz, bunu yapanları adalete teslim etmektir. Rabia Naz'ın ne günahı vardı? Ankara'da bir güç adaletin önünü tıkamaya çalışıyor. Bu olayın sonuna kadar takipçisi olacağız."

YORUMLAR

  • 0 Yorum