Asgari ücrette yoksulluk sınırı baz alınsın

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Asgari ücrette yoksulluk sınırı baz alınsın
05 Aralık 2019 - 01:04

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, asgari ücretin açlık sınırının altında konuşulmaması gerektiğinin altını çizerek, “Açlık sınırı 2 bin 12 TL, yoksulluk sınırı 6 bin 849 TL. Türkiye’de iç piyasanın canlanması ekonominin canlanmasına, ekonominin canlanması yatırımların artmasına, yatırımların artması ise Türkiye’nin güçlenmesine vesile olur. Arkasından Türkiye’nin tahmin edemediğimiz kadar büyümesine sebep olur. Asgari ücret iki katına çıksın, iç piyasa iki kat canlanır. Bugün çektiğimiz işsizlik bu seviyede kalmaz” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Balgat Eğitim Merkezi’nde gerçekleşen basın toplantısında Karamollaoğlu, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), asgari ücret görüşmeleri, fabrikalara filtre tasarısının veto edilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.  EYT MESELESİ BİR AN ÖNCE ÇÖZÜLMELİ

Emeklilikte Yaşa Takılanlar konusuna değinerek konuşmasına başlayan Karamollaoğlu, “Hükümet her türlü yanlışa para bulurken, vatandaşlarımızın bu derdine kaynak bulunamaması anlaşılır bir durum değildir. EYT’lilerin sorunu açıkça ortadır. Devlet vatandaşıyla yaptığı anlaşmaya sadık kalmalı. İnsanların ne zaman işe başlayacağı belli, emekli süresi belli ama sonra da emeklilik süresini değiştiriyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde bu yok. Bu problemin gecikmesi, üzerimize gelecek yükü artırıyor. Bu işin muhakkak çözülmesi gerekiyor. Bu mesele illa bir sene içinde çözülecek diye bir durum yok. Uzatmadan bu konu çözülebilir” diye konuştu.

 

EMEĞE ZULÜMDÜR, EMEKÇİYE ZULÜMDÜR

Önceki gün başlayan asgari ücret görüşmelerini hatırlatan Karamollaoğlu, “Tabii bu toplantı gerçekleşirken bazı hususlara dikkat etmemiz gerekiyor. Açlık sınırı 2 bin 12 TL, yoksulluk sınırı 6 bin 849 TL. Bizi esas üzen ve hayrette bırakan konu asgari ücretin açlık sınırında konuşulmasıdır. Açlık sınırında insanlarını zorlayan bir iktidar var. Ailelerin geçim derdiyle ilgilenmeyen bir iktidar var. İktidar ‘Efendim bu kadar sıkıntının içindeyiz. Sürekli borçlanıyoruz. Bütçe sürekli açık veriyor’ diyor. Sizin önce kaynak artırabilmek için israftan kurtulmanız gerekiyor. Bu zannediyorum ki bu çalışan insana yapılan bir zulümdür. Emeğe zulümdür, emekçiye zulümdür, insana zulümdür. Peygamber Efendimiz ‘çalışanın alın teri kurumadan verilmesi gerektiğini’ belirtiyor. İnsanın alın teri karnını doyuracak bir ihtiyaçla karşılanamaz” ifadelerini kullandı.AÇLIK İLE YOKSULLUK SINIRI ARASINDA UÇURUM VAR

Karamollaoğlu, enflasyon rakamlarının ciddi bir ayarlamaya tabi tutulduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Elbette sendikalarda birdenbire masaya otururken çok yüksek rakamları talep edemeyebilirler. Ancak Türkiye gibi açlık sınırıyla ve yoksulluk sırını arasında uçurum olan bir ülkede bu sorunun giderilmesi yılık programlarla çözülemez. Asgari ücretin normal şartlarda yoksulluk sınırında olması gerekiyor.”

 

ENFLASYONDAN ARINDIRILMIŞ BİR ARTIŞ BELİRLEYİN

“Bazıları buna isyan edecekler veya hayalci olarak görecekler” diyen Karamollaoğlu, “Bunların hiçbirine itibar etmiyorum. Normalde çalışan bir insan kendi geçimini sağlayacak bir ücreti elde etmelidir. Enflasyondan arındırılmış bir artış belirleyin. Eğer bir hükümet, asgari ücreti reel anlamda 2 katına çıkarmak istiyorsa, her yıl yüzde 7 zam yapsa 10 sene sonra bu iki katına çıkar. Eğer bu olsaydı asgari ücret açlık sınırında mı olsun, olmasın konuşulmazdık. 4 bin TL olsun mu, olmasını mı konuşacaktık. Biz kimseden Erbakan Hoca’nın yüzde 50, ardından yüzde 150’lik zamlar beklemiyoruz. Her babayiğit bunun altından kalkamaz” değerlendirmesinde bulundu.

 

MÜHİM OLAN BİR MERMİNİN KAÇ PARA OLDUĞU DEĞİL, HÜKÜMETİN EKONOMİ PROGRAMLARIDIR

EKONOMİDE yaşanan bozukluklara dikkat çeken Karamollaoğlu, “Türkiye’de iç piyasanın canlanması ekonominin canlanmasına, ekonominin canlanması yatırımların artmasına, yatırımların artması ise Türkiye’nin güçlenmesine vesile olur. Arkasından Türkiye’nin tahmin edemediğimiz kadar büyümesine sebep olur. İç tüketim en önemli unsurlardan birisidir. Asgari ücret iki katına çıksın, iç piyasa iki kat canlanır. Bugün çektiğimiz işsizlik bu seviyede kalmaz. Devlet gelirleri artar. Biz bunları söylerken birileri de bir mermi kaç para biliyor musun diyor. Elbette biliyoruz ne kadardır. Amma burada mühim olan bir merminin kaç para olduğu değil, sizin hükümet olarak bugüne kadar takip ettiğiniz ekonomi programlarıdır” şeklinde konuştu. 

 

TÜRKİYE’Yİ BATIRAN BİR NUMARALI KONU İSRAF VE YOLSUZLUKTUR

Karamollaoğlu, “Bugün Türkiye’yi batıran bir numaralı konu israftır, yolsuzluktur. Fizibilite yatırımı yapılmadan yapılan yatırımlardır. Türkiye ekonomisi sahipsizdir. Türkiye ekonomisinin yürümediğini görüyoruz. Acemilikte yolsuzluğunuz bu kadar fazla değildi. Tarım bu kadar batık değildi” dedi.İKTİDAR, KENDİ HARCAMALARINDAN TASARRUF ETMELİ

HÜKÜMETİN hazırladığı 2020 yılı bütçesine değinen Karamollaoğlu, “Savunma Bakanlığı 2020 bütçesi 53 milyar lira. Son 10 ayda borçlanılan miktar 200 milyar lira. Savunmaya 53 milyar lira ayrılmış ancak borçlanmaya 200 milyar lira! 2020 yılında faiz giderine 140 milyar lira para ayrılmış. Kendi rakamlarınıza bir bakın! Bu rakamları görünce sizin telaşlanmanız gerekiyor.  Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin 1 dakikalık masrafı bir asgari ücreti geçiyor. Bu rakamlara rağmen asgari ücret ile geçinenlerden fedakârlık beklemek tam bir trajedidir. Asıl fedakârlığı yapması gereken iktidardır. İktidarın kendi harcamalarında tasarrufa gitmesi gerekiyor. 12 uçak itibarınızı yükseltiyor ama asgari ücretliyi eziyor. Kimse talep edilen bu miktarları lütuf olarak görmemelidir” diye konuştu.

 

MESELE KANAL İSTANBUL DEĞİL, KALAN İSTANBUL MESELESİDİR

Son günlerde tekrar gündeme gelen Kanal İstanbul Projesi’yle ilgili de konuşan Karamollaoğlu, bilim adamlarının da söz konusu projenin ekolojiyi bozacağını söylediğini hatırlatarak, şöyle devam etti: “İstanbul kanalıyla bir şeyler yapıyoruz sanılıyor. İstanbul adeta bu kanal ile ada haline getiriliyor. Herkes şunu bilmelidir ki, bugün Türkiye’nin meselesi Kanal İstanbul meselesi değildir, kalan İstanbul meselesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile ‘ben dâhil İstanbul’a ihanet ettik’ dedi. Bu söz söylendikten sonra herhangi bir değişiklik meydana gelmedi. Sanki yeri geldiğinde AK Parti Genel Başkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan karşı karşıymış gibi gözüküyor. İstanbul Kanal Projesi’ne bu kadar ağırlık vermek akıl kârı değil gibi gözüküyor.”

 

İLERİDE DAHA BÜYÜK SAĞLIK PROBLEMLERİNE NEDEN OLUR

Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin termik santrallere filtre takılmasını erteleyen yasayı veto etmesiyle ilgili olarak ise şunları kaydetti: “Bizim kömür santrallerine ihtiyacımız var ama bunların filtrelerinin kâmil manada yapılması sonucunda bu ülkeye fayda getirir. Biraz masrafımız artar ama insan sağlığı ileride daha büyük masraflara sebep olur, hem de insanların sağlıklı yaşaması masraftan da önemlidir. Umarım artık AK Parti Genel Başkanı’yla AK Parti milletvekilleri bu kadar karşı karşıya gelmez.”

 

ARANIP DA BULUNAMAYAN FETÖ’CÜLER AKP’NİN İÇİNDE

Karamollaoğlu, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Katıldığınız bir TV kanalında ‘kamuda hâlâ FETÖ’cülerin olduğunu söylediniz.’ Bunu detaylandırabilir misiniz?” sorusuna Karamollaoğlu, “Ben bu ifadeyi çok sık kullanıyorum. Bugün aranıp da bulunamayan FETÖ’cüler AK Parti’nin kendi kadroları içinde. Bilmiyorlar, görmüyorlar değil! Amma bizden olan FETÖ’cü iyidir, bizden olmayan kötüdür diye bir mantıkla bu iş gidiliyor. Kendilerini gizleyenler de vardır” diye konuştu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum