Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın intihar haberi, vicdan ve merhamet taşıyan tüm yürekleri acıttı. Ancak ne yazık ki insanlıktan istifa eden din düşmanları, bunalımdaki bir gencin intihar haberini bahane ederek günlerce İslam ve cemaat düşmanlığı yaptı, yurtlar kapansın diye aleyhte propaganda faaliyetleri yürütüp durdu. Bunlardan bir tanesinin Youtube’daki haberine ve haberin altında yapılan yorumlara bir göz attım. Bir bayan izleyici bu maksatlı haberlere şu yorumu yapmış:
‘Tonla şeyden şikâyet ettiği halde sadece 19 yaşında ölüp giden bir çocuğu siyaset malzemesi yapan sizler alçaksınız! Binlerce kadın cinayeti var. Bu kadar gündem yapmadınız. Durun ben söyleyeyim sebebini. Haber özelliği dahi kalmadı; çünkü sıradanlaştı sizler için de. Ama bu çocuğun ölüsünü bile sömürüyorsunuz. Çocuk 10 tane konudan şikâyet ediyor, sen sadece işine geleni kullanıyorsun…......
Tükenmişlik sendromuna benziyor. Uzman değilim, keşke birileriyle konuşsaymış. Tıp öğrencisi, mağarada yaşamıyor. Keşke bir psikiyatri uzmanı ile görüşseymiş. Belki bugün hayatta olurmuş. Sizin gibi kan emiciler de leş kargaları gibi ölüsünden nemalanamazdınız. Çok iğrençsiniz!’
Bu yorumunları yapan hanımefendi çok haklı… Zira Enes, çektiği videoda pek çok şeyden şikâyet etmiş, ama intihar sebebi –Enes aslında yurtta kalmadığı halde- direk yurt baskısı gibi gösterilmeye çalışıldı ve yurtlar kapatılsın diye çemkirildi günlerce. Oysa, içki sebebiyle eşine, çoluk çocuğuna veya hayvanlara şiddet uygulayan, mağdur eden, hatta öldüren, bir sürü insan varken, bunlardan birinin haberini yapıp içki yasaklansın diyen olmadı hiç. İşte geçen gün internette rastladığım bir haber:
‘Uşak'ta daha önce alkol alarak sokak köpeğini tüfekle öldüren ve komşularının ev ve arabalarını kundaklamak suçlarından hakkında cezai işlem uygulanan pratisyen hekim, muayene ettiği kadın hastasına tecavüz etmekten tutuklandı. Doktor Yağcı, polisteki ifadesinde, sokak köpeğini daha önce kendisine saldırdığı için öldürdüğünü ve olay günü alkollü olduğunu söyledi.’
Yine geçenlerde basında yer alan üzücü ve ibretlik bir haber de Enes Kara hadisesi kadar yer almadı basında. Zira işin içinde alkol meselesi vardı. İşte yine bir öğrenci olan Sedefnur’la ilgili haberin özeti:
‘Kocaeli'de polis memuru erkek arkadaşıyla misafirliğe gittiği 7’nci kattaki evde balkondan düşen üniversiteli Sedefnur Çağlar'ın (23) tedavisi yoğun bakımda devam ediyor. 9 gündür yoğun bakımda olan Sedefnur’un hayati tehlikesinin devam etmesi nedeniyle uyutulduğu belirtildi. Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Fakültesi son sınıf öğrencisi Sedefnur Çağlar, polis memuru olan erkek arkadaşı Ahmet Ata ile polis memuru O.Ç.'nin evine misafirliğe gitti. Burada 2 polis memuru ve E.Ş. isimli kadın ile alkol alan Sedefnur Çağlar, sabah saatlerinde 7'nci kattaki dairenin balkonundan düştü. Ağır yaralanan Sedefnur, ambulansla Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Olayın ardından gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen Ahmet Ata 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan tutuklanırken, polis memuru O.Ç. savcılıktaki ifadesinin ardından, E.Ş. ise emniyetteki ifadesinden sonra serbest bırakıldı. Ahmet Ata ifadesinde polis arkadaşının evinde alkol alıp eğlendiklerini, kendisi uyurken Sedefnur'un cep telefonuna baktığını, aldatıldığını anlayınca tepki gösterdiğini söyledi. Ahmet Ata, Sedefnur'un "Nasıl böyle bir şey yaparsın?" diyerek göğsüne ve omuzlarına vurduğunu, kendisinin tepki vermediğini, sonra hızlıca balkona giderek, aşağı atladığını öne sürdü.’
Gençlerin alkol alıp eğlenmelerinin ardından çıkan bir tartışma sonucu iddiaya göre Sedefnur intihar etmiş. İşin içinde alkol olunca nedense alkolün zararlarından bahseden çıkmadı. Alkol yasaklansın, yazık oluyor bu gençlere diyen olmadı. Oysa istatistiklere göre İslam ülkelerindeki intihar oranları yok denecek kadar az. Bu da demek oluyor ki, inanç insanı ne kadar baskı veya buhran içinde olsa da intihardan alıkoyuyor.
Ayrıca istatistiklere göre Türkiye’deki cemaat yurtları haricindeki yurtlarda intihar vakaları hiç de az değil. 2000 yılında 1800 öğrenci, 2019 yılında ise 3406 öğrenci intihar etmiş maalesef… Yani 10 yılda bu oran neredeyse 2 katına çıkmış. Esas üzerinde durulması ve araştırma yapılması gereken husus bu olmalıydı. Neden gençler intihara yelteniyor? İslam ülkelerinde sadece münferit intihar vakaları varken, neden ülkemizde gençler çözümü intiharda buluyor ve intihar oranları gittikçe artıyor? Bunun sebebi maneviyatla ilgili baskı mı yoksa tam tersi inanç zayıflığı veya inançsızlık mı?
Bu yazıyı hazırlamadan önce bir süre bekledim belki bir psikiyatrist bu konuyla ilgili yazı kaleme alır diye. Ama böyle bir yazıya rastlamayınca ben konuyla ilgili bir uzmandan alıntı yaparak görüş beyan etme gereği duydum. Enes, onu üzen ve rahatsız eden pek çok şeyden bahsetmiş ve çözüm olarak intiharı düşünmüş. Çünkü anlaşılan o ki, ağır bir depresyona girmiş. Onun için de içinde bulunduğu durum, hayat şartları, dersler, gelecek kaygısı o kadar gözünde büyümüş ki, çareyi intiharda bulmuş. Oysa ağır bir depresyonda olmasaydı, bir psikiyatrist hocasıyla konuşarak duygu ve düşüncelerini paylaşabilirdi. Yardım isteyebilirdi. 'Cemaat evinde istediğim gibi ders çalışma fırsatı bulamıyorum. Zorlanıyorum. Ailemle konuşup bu durumu onlara anlatarak bana yardımcı olur musunuz*' diyerek ricada bulunabilirdi. Eminim ki böyle bir durumda yardım istediği bir hocası ona yardımcı olurdu. Hem ona depresyon ilacı yazar, hem içinde bulunduğu durumu ailesine izah eder, hem de daha rahat ders çalışabileceği ve ibadet konusunda baskı olarak gördüğü uygulamaların bulunmadığı bir ortama geçmesini sağlayabilirdi. Enes, yardım istemek yerine intiharı tercih etmiş. Zira ağır depresyon içinde olan kişiler, sağlıklı düşünüp çözüm üretmek yerine intihar düşüncesine ve eylemine yönelirler. Ergenlerdeki depresyon ve intihar eylemi oranları ise hiç de az değil ne yazık ki...
Psikiyatrist ve Psikoterapist Dr. Emine Filiz Uluhan, konuyla ilgili makalesinde şu görüşlere yer vermiş:
Ergenlerin % 8’inde depresyon görülür. Çocuk ve ergenlerde depresyon bireyin uzun vadedeki bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyeceğinden erken tanı önemlidir. Bu nedenle ebeveynler ergenlik depresyonu hakkında bilgi sahibi olmalı, ergenlerde depresyon belirtilerini bir an önce fark edebilmelidirler.
Ergenlerde depresyon belirtilerinin birçoğu yetişkinlerde görülenlerle benzer olsa da bazı özel belirtiler de mevcuttur.İsteksizlik, geleceğe ümitsiz bakma ve karamsarlık, sosyal ortamlardan geri çekilip içine kapanma, değersizlik hisleri, uyku ve iştah değişiklikleri, halsizlik, dikkati toplayamama, karar vermede güçlük çekme, intihar ve ölüm düşünceleri genel depresyon belirtileridir. Üzüntülü duygu durum ve ilgi kaybı veya zevk alamama depresyon tanısı için olmazsa olmazdır. Majör depresif dönem tanısı için en az 2 hafta süreyle 5 depresyon belirtisi bulunmalı, ancak bu 5 belirtiden biri depresif ruh hali, üzüntü ya da zevk alamama, ilgi kaybı olmalıdır.
Ergenlere özgü depresyon belirtileri ise şunlardır: Sinirlilik, ders başarısında düşme, aşırı uyku, iştah artışı ya da iştahtan kesilme, aşırı alıngan olup tepkisel davranma, internet ya da televizyona bağlanıp arkadaşlarından uzaklaşma, özgüven kaybı, çocuklarda beklenen kilo artışının gerçekleşmemesi.
Depresyon, gün içinde belirgin duygu durum değişiklikleri ile seyredebildiğinden, ergenin zaman zaman keyifli görünmesi bizi yanıltmamalıdır. Zaman zaman gözlenen iyilik hali depresyon tanısını geciktirebilir. Ergenlik depresyonları davranım sorunlarını alevlendirebilir. Okuldan ya da evden kaçma, alkol ya da madde kullanımı, çalma, suça karışma gibi antisosyal davranışlar görülebilir. Bu nedenle karşıt olma, karşıt gelme bozukluğu, davranım bozukluğu gibi çocuk ve ergenlerde görülen psikiyatrik hastalıklarla karışabilir. Çocukluk ve ergenlik çağındaki depresyonda okul başarısı, arkadaş ve ebeveyn ilişkileri gibi, çocuğun tüm psikososyal işlevselliğinde bir gerileme olur. Yüksek zekâ düzeyi, olumlu aile içi ilişkiler, bireysel yetenekler söz konusu ise çocuk depresyonun yarattığı öğrenme güçlüğünü kendi gayretiyle kapatarak dışarıya belirti vermeyebilir. Koruyucu etkenler yetersiz ise odaklanma güçlüğü, düşüncede yavaşlama, motivasyon yokluğu gibi depresyon etkileri okul başarısında ciddi düşüşlere yol açar. Bu çocuklar bazen yanlışlıkla öğrenme bozukluğu tanısı alırlar ve depresyon tedavisi gecikir. Ergenliğin doğası gereği zaten öfke kontrolü sorunları yaşayan, kimlik geliştirme bunalımında olan ergen, depresyonun eklenmesiyle kişilik bozukluğu benzeri belirtiler gösterebilir. Sıklıkla sınır kişilik bozukluğu ve antisosyal kişilik bozukluğu gibi tanılar alabilir. Depresyon ergenin alkol ya da madde kullandığı bir dönemde ortaya çıkarsa psikiyatristin işi daha da zorlaşır. Çok sayıda kaygı ve takıntı bozukluğu da depresyon ile tetiklenebilir.
Depresyon, biyolojik ve psikososyal etkenlerin rol aldığı bir hastalıktır. Ciddi bir intihar riski yaratması, kişinin yaşam kalitesini belirgin derecede düşürmesi nedeniyle depresyon en önemli psikiyatrik hastalıklardandır. Bundan dolayı erken tanı ve tedavi gerekir.
Çocuk ve ergen depresyonunda tedavi algoritmasını şöyle özetleyebiliriz.
1)Hafif depresyonu olan gençlerde psikoeğitim ve destekleyici müdahaleler yeterli olabilir.
2)Orta ve ağır şiddette depresyonda antidepresan ilaç tedavisi ve bilişsel davranışçı terapi ya da kişiler arası psikoterapi kombinasyonu en uygun tedavi şeklidir.
3)Yoğun intihar düşünceleri ya da intihar teşebbüsü varsa yatarak hastane tedavisi gerekir.
BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi), hafif ve orta şiddetli depresyon tedavisinde etkin bir tedavi yöntemidir. Uyumu bozan yanlış düşünce şemalarını düzeltme, sorun çözme becerilerini ve sosyal yeterliliği arttırma, BDT’nin temel hedefidir. Kişiler arası psikoterapi ise depresyonun kişiler arası ilişkileri nasıl bozduğuna ve bu ilişkilerdeki sorunların üstesinden nasıl gelinebileceğine odaklanır. Ebeveynlerden ayrılma, otorite figürleri, arkadaş baskıları ve ikili ilişkiler ergenlik depresyonunu tedavi ederken psikoterapide özellikle ele alınmalıdır. Depresif bir ergene yardım etmek istiyorsanız; onu gerçekten dinleyin, samimiyetle konuşun. Öğüt ve tavsiyelerde bulunarak ders verir gibi davranmayın. Sorunlarını küçümsemeyin, alay ve espri konusu yapmayın. Ona karşı dürüst olun. Duygu paylaşımında bulunun. Suçlu-suçsuz, haklı-haksız, doğru-yanlış gibi tartışmalara girmeyin. Depresyon hakkında bilgi edinin. Problemin kendiliğinden geçeceğini ümit edip, beklemek yerine bir an önce uzman desteği alın. Çocuğu spor ve egzersize teşvik edin. Hazır ve fastfood tarzı gıdalardan uzak sağlıklı ve düzenli beslenmesini sağlayın. Kendini ifade etmesi, duygu ve düşüncelerini rahatça ortaya koyabilmesi için gerekli desteği verin.
Bir ergende şu durumlar mevcut ise intihar riski yüksektir. Bu işaretlere dikkat etmelisiniz: Depresif ruh hali yoğun ve birden çok depresif belirti varsa. Sosyal ortamlardan tamamen uzaklaştıysa. Ümitsizlik, çaresizlik ve intihardan söz ediyorsa. Sık sık evden kaçıyorsa. Saldırgan davranıyorsa. Risk alıcı davranışları arttıysa. Sık sık kaza geçiriyorsa. Ölüm içerikli konulara odaklandıysa.Yoğun ağlama krizleri yaşıyor ya da tam tersi duygusal dışavurumunu azalttıysa. Özel eşyalarını başkalarına veriyorsa. Depresyon yanında psikotik belirtiler de gösteriyorsa. Benlik değeri ve özgüveni düşük, dürtü kontrol bozukluğu gibi eş zamanlı psikiyatrik hastalığı bulunan, travma ya da istismara maruz kalmış çocuklarda da intihar riski yüksektir. Halk arasında düşünülenin aksine intihar düşüncesi olmayan bir çocukla intihar hakkında konuşmak intihar riskini arttırmaz. Yapılması gereken, intihar düşüncesi olma olasılığını, uygun sorularla keşfetmektir.
Ergenlerde intihar sonucu ölüm, kaza ve cinayetten sonra üçüncü sıradadır. Bunun da en büyük sebebi depresif bozukluklardır. İntihar, intihar düşünceleri, intihar girişimi ve intihar sonucu ölüm olmak üzere üç aşamalıdır. Vakaların yarısının intihar etmeden önceki 24 saat içinde bir arkadaş veya yakınına bu niyetinden bahsettiği bilinmektedir. Bu nedenle bir ergenin intihardan söz etmesi hiçbir zaman hafife alınmamalıdır. İntihar girişimi oranları kız ergenlerde erkeklere oranla 3 kat fazla iken, tamamlanmış intihar erkek ergenlerde kızlara göre 5 kat daha sıktır. İntihar düşünceleri dönem dönem kaybolup, tekrar gündeme gelebilir. İntihar davranışı uzun süredir devam eden düşüncelerin sonucu olabildiği gibi kapsamlıca düşünülmeden, dürtüsel bir eylemle de gerçekleştirilebilir. İntihar davranışı sergileyen ergenlerin ortak özellikleri sorunlara uygun çözümler bulmada başarısızlık ve ani krizlerle baş etme yöntemlerinin yetersizliğidir. İntihar davranışında genetiğin de rolü olduğuna inanılır. Birinci derece akrabalarında intihar öyküsü olanlarda intihar oranı 2-4 kat daha fazladır.
Çocuğunuzda intihar düşüncesi olduğundan şüpheleniyorsanız aşağıdaki hususları dikkate almalısınız: Çocuğun depresyonda olup olmadığını öğrenmek için mutlaka psikiyatrik muayenesini yaptırın. Depresyondaki çocuğunuzla ölüm hakkında konuşmak, ölümle ilgili düşüncelerini sormak, onun aklına ölüm fikrini sokmaz. Birilerinin onunla ilgilendiğini anlaması depresyonda en büyük desteklerdendir. Konuştukça olası problemleri erkenden görme ve çözme fırsatı elde edilir.
Depresyon ve intihar düşüncesinin tedavi edilebilir bir durum olduğunu bilin. Ergenin kişilik problemleri varsa, psikotik belirtiler gösteriyorsa intihar riski daha yüksektir. Ergen intiharları ile ilgili özellikleri özetlersek;
1)İntihar girişiminde bulunup intiharı tamamlayan ergenlerin %40 ının daha öncesinde bir intihar girişimi öyküsü vardır.
2)Çocuk ve ergenlerde intihar düşüncesinin doğrudan sorgulanması gereklidir. Yapılan araştırmalar ebeveynlerin çoğunun çocuklarının bu fikrinden haberleri olmadığını göstermektedir.
3)İntihar davranışı sergileyen ergenlerde eş zamanlı bir psikiyatrik bozukluk çoğu kez mevcuttur.
4)Madde kötüye kullanımıyla birlikte duygu durum bozukluğu ve saldırgan davranış öyküsü bulunanlar daha yüksek intihar riski taşır.
5)Aşırı ümitsizlik intihar olasılığını düşündürmelidir.
6)Şiddetli derecede kaygılı, yüksek başarı odaklı-mükemmeliyetçi, dürtü kontrolü zayıf, sorun çözme becerileri yetersiz ergenlerde intihar riski yüksektir.
Konumuzu özel bir psikiyatrik sendrom ile noktalayalım. Psikolojik sorunları olan gençlerin popüler intiharları taklit etme eğilimi Werther Sendromu olarak adlandırılır. Gothe’ nin “Genç Werther’ in Acıları” isimli romanında kendini öldüren kahramanı taklit ederek birçok genç erkek intihar etmiştir. Bundan dolayı roman bir çok Avrupa ülkesinde halen yasaktır. Sendroma da romanın isminden esinlenerek Werther Sendromu denmiştir.’(*)
Not: Önemine binaen bu konulara daha sonra yine devam etmeyi düşünüyorum.
Ayşegül Akdeniz
Eğitimci-Yazar/ Sosyolog ve Aile Danışmanı
*www.antalyapsikiyatrist.com