Eğitim dönemi başladı, dersler yoğunlaştı. Bugün de arşivde bekleyen bir yazıyla köşemizi ikmal edelim.
Allah’ın nimetleri saymakla bitmiyor. Buyuruyor ya rabbim “ve in tauddu nimetallahi la tuhsuha…” göz açıp kapayana kadar kendimizi dünyanın bir diğer ucunda buluyoruz. Hz. Peygamberle zirveleşen infak hasletinin, kardeşlik hukukun bir yansıması yardım kuruluşlarının dünyanın dört bir yanına dağılışının küçük bir hikayesi…
Bize Allah’ın nimeti bir vesile olarak telakki ettiğimiz bir imkan doğdu. Bu vesileyle Cansuyu Derneğinin Dışilişkiler komisyonu üyesi Bayram Köksal kardeşimizle, Güney Amerika'nın Guyana ülkesindeyiz.
Neredeyse kimsenin bilmediği, adını bile duymadığı bir ülke Guyana. Adını bilenler de onun Amerika’nın 52 eyaletinden birisi zanneder, ama değil işte. Başlı başına müstakil, Newyork’dan uçakla 7 saatte gidilebilen İslam İşbirliği Teşkilatına üye ayrı bir ülke.
Yaygın bir söz vardır “Türk'ün bulunmadığı yer yok” diye söylenir. “Dünyanın her yerinde Türk izleri” diye boy boy reklamlar okuruz ya. İlginçtir Guyana, Türkiye'den hiçbir vatandaşın bulunmadığı ender ülkelerden birisi Guyana.
Guyana’nın başkenti Georgetown. İşte burada Guyana İslamic Trust isimli partner kuruluşla işbirliği içinde kapı kapı dolaşarak önceden hazırlanmış yardım paketlerini dağıtıyoruz.
Guyana’da yapılan yardım ve mahiyetinin ayrıntılarına girmeden önce az bilinen bu ülkeyi tanıtmak yerinde olacak.
1976 yılında özgürlüğüne kavuşan eski bir İngiliz sömürgesi ve 750 bin nüfusa sahip bir ülke. Müslümanlar nüfusun yüzde 15’ini teşkil ediyor. Takriben 100 bin civarında Müslüman bu topraklarda “bereket vesilesi” oluyor.
Ülkede -beş ülke hariç- neredeyse hiç büyükelçilik ve temsilcilik bulunmuyor. Dış dünyayla bağlantısını komşu ülkeler vasıtasıyla sürdürmeye çalışıyor.
Sevindiricidir ki Müslümanlar azınlık olsalar da alışageldik baskı ve zulüm durumu buradaki Müslümanlar için çok fazla söz konusu değil.
Bazı dinî faaliyetlerin kısıtlanması ve ezanın sesli olarak okunması gibi önemli bir mahrumiyeti saymazsak tabii..
Her ne kadar ölüm tehdidiyle yaşamasalar da onlar için gür sesle okunan sabâ makamında bir ezan sesi duymak, dünyada paha biçilmeyecek bir değer olarak gönüllere mest etmekte.
Öyle inanıyoruz ki dünyanın her yerinde yapılan yardım faaliyetleri önemli. Ancak Müslümanların sayıca azınlık olduğu ülkelerde yapılan yardımlar çok daha önemli ve anlamlı işlev görüyor.
Guyana genel itibariyle fakir bir ülke. Bundan dolayı olsa gerek Müslümanların kendi aralarındaki dayanışmaları, sadaka, zekât ve yardımlarla desteklenmeleri, diğer dinlerden insanların kendilerine gıpta ile bakmalarına neden oluyor. Onların beğenilerini ve takdirlerini celbediyor.
Buradan hareketle yapılan yardımların “infak” boyutunun yanında “tebliğ” yönünün de olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Sırf bu sebeple Müslüman olan gayri Müslimlerin varlığı da bu tezimizi desteklemekte.
“Kimsesiz”in kimsesizliğine ortak olma, “kimsesi olan”dan daha bir anlamlı kılıyor yardım ve destekleri.
Dünyanın öte ucunda varlığı bile bilinmeyen kendisini sahipsiz hisseden Guyanalı kardeşlerimizin, “Çok uzaklarda bizi düşünen abilerimiz, kardeşlerimiz var” inancına sahip oluşları ayrı bir anlam ifade ediyor.
“Kardeş”lerin somut desteğini görüyor olmak, büyük bir huzur kaynağı oluyor onlar için.
Çin atasözü vardır ya “balık vermek değil balık tutmayı öğretmek”. Yapılan yardımların ötesinde Cansuyu derneğimiz deyim yerindeyse burada balık tutmayı öğretiyor. Cansuyu’nun “meslek edindirme projeleri”.
Bu faaliyetleri yakından izleyince bir kez daha anlıyoruz cansuyunun nasıl cana can kattığını.
Niye bu kadar önemli meslek edindirme faaliyetleri? Sular ülkesi olarak tanımlanan ve son derece verimli toprakları olan, altın ve elmas başta olmak üzere değerli madenleri bulunan Guyana’da adam boyu otların arasında fakir halkın, sel sularına maruz kalan barakalarda yaşadığını.. Ekilebilir topraklara rağmen açlık ve sefaletin hakim olduğu bir yaşama sahip olduklarını söylersem ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır zannederim.
Guyana’da ne tür imkanların olduğu, ekonomik kaynaklar, üniversite ve dini yaşam ve sosyal hayat hakkında bir takım gözlemlerimizi daha sonraki bir yazımızda aktarmaya devam edelim.
YORUMLAR