Son haftaların önemli tartışma konusu “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmi yeterince yaygara koparılmasına neden oldu.
Söz konusu film piyasaya sürüldüğü günden bu yana, birçok kesim tarafından yoğun eleştiri bombardımanına tabi tutuluyor. Film hakkında yorum yapmak biraz da isbat-ı vücut anlamı taşımaya başladı, biz de varız demek istiyorlar.
Biz filmi sinema teknikleri açısından inceleyecek değiliz. Buna salahiyetimiz de yok müktesebatımız da. Eleştirinler de “tekniği iyi ama” diye başlıyorlar zaten.
Acaba bu filmi bu haliyle batılı bir yönetmen yapsaydı aynı tepkileri olacak mıydı merak ediyorum. Hangi mesajından rahatsız oldukları da net değil. Keşke konunun uzmanı Müslüman ve insaflı bir film yapımcısı çıkıp eleştirseydi.
Televizyon bağımlısı ve okumayan bir toplum olarak kitaptan okuyup Peygamberin hayatını öğrenmediğimizden filme mahkum olduğumuz göz ardı ediliyor. Batının bunu kullanarak dinimizi tahrif edecek bir çok ögeyi film yoluyla soktuğu unutuluyor.
***
Bir Arap kanalında gördüğüm yönetmen Macidi, filmin içeriğinden çok yönetmen ve yapımcı ülkeye tepkiden dem vurarak “seyredin, öyle eleştirin” diyordu.
Kendisi de eleştirileri baştan tahmin etmiş olacak ki filmin başına “bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayrılmaya sevk etmesin” (Maide 5/8) ayetini koymuş.
Yapılan açıklamalardan öğrendik ki yapımcı, çekimler esnasında Diyanet İşleri Başkanlığı’yla görüşmüş, görüş almış ve büyük ölçüde uyarıları dikkate almış.
Bize göre film Müslümanların bir açığını kapattı. Böyle bir filmi kim yaparsa yapsın ona şapka çıkarılır.
Film hakkında müsbet yorumda bulunanlar bile mahalle baskısı çekincesiyle “ne şiş yansın ne kebap” yorumda bulunuyorlar. Eleştiri maddeleri sıralıyor, sonra izlenmeli yararlı diyor.
İnsafsız eleştirenler, Şia düşmanlığından kaynaklı bakış açısıyla “bunlardan İslam’a gelecek hayır batsın” diyor.
Bize göre bugün yapılması gereken şey hocalarımızın ileriki bölümler için şimdiden katkı verme gayretinde olmalarıdır.
Konjonktüre göre şekil alan kişilerin sözüne ne kadar itibar edileceği ayrı bir konu. Film içerik itibarıyla eleştirilebilir. Eleştiriler genel olarak, balık figürleri yanı sıra, Yahudiler abartılmış, mistik havası yoğunmuş, Ebu Talip Müslüman olarak gösterilmiş, Ümeyye oğullarıyla Haşimoğulları kavgası ön plana çıkarılmış ve Peygamberimizin siluetini gösterilmiş şeklinde.
Bizce bu iddialarda haklılık payı olsa da “zorlama”. Çünkü Peygamberimizin nübüvvet öncesi çocukluk çağı anlatılıyor. Aksine filmde değerler noktasında çaba sarf edildiği gayet açık. Hz. Peygamber’in şahsını göstermemek için gösterilen çaba bunun önemli göstergesi.
***
Kanaatimizce sorulması gereken soru şu; bu kadar maliyetli bir filmle “daha güzel mesajlar verilebilir miydi?”
Siyer kaynağı olarak defolu, ancak film olarak Peygamberimizi anlatan güzel bir film demek doğru olur.
Bu vesileyle belirtmek isteriz ki “Müslümanlara özel olarak gidin filmi seyredin” diye teşvik etmek gerekmez. Ancak batılı toplumların İslam hakkında bilgi sahibi olacakları bir yapım olarak teşekküre değer.
Özetlemek gerekirse; film içeriği mesajları bir yana burada, birileri mezhepsel çatışma zeminini körüklemek için eline geçen her fırsatı sonuna kadar tepe tepe kullanıyor.
Ülkemizde yüzlerce rezil, aileyi yok eden ahlaksız televizyon dizilerine, dinimize hakaret eden filmlere, tarihimize saldıran belgesellere ses çıkarmazken, yorum yapmazken; konu İran olunca birden ehli sünnet hamisi kesiliveriyorlar.
YORUMLAR