Vefatının 8. yılında, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı rahmetle ve özlemle anıyoruz. Her yıl değişik temalarla icra edilen Erbakan Haftası’nın bu yılki teması çok anlamlı bir sloganla; “Nezaket ve Dürüstlük” olarak belirlendi.
Erbakan Hocamız; nezaket yönüyle günümüz insanı için çok önemli bir örnektir. Ayırım yapmadan nezaketle muamele etmiş, ötekileştirmemiş ve halkı kutuplaştırmamıştır. Kişilerle değil zihniyetlerle mücadele etmiştir.
Siyasi rakiplerini terörist, vatan haini, bölücü, çete gibi ithamlarla suçlamamıştır. Bugün Erbakan Hocamızın ideallerine, hedeflerine ve nezaketine her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır.
*
O, mutedil bir insandı ve hayatı boyunca barıştan yanaydı. Ülkede kan gövdeyi götürdüğü zamanlarda bile camiayı kandan ve terörden uzak tutmasını bildi. Ne kadar zalim olursa olsun, İslam ülkelerinin liderleriyle “iyi ilişkiler” içinde olmaya gayret etti. Bunun ne kadar doğru bir strateji olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz. Belki de Erbakan Hocamız hayatta olsaydı; Suriye olayında arabulucu olur ve bu kadar kan dökülmezdi. Mısır’daki idamlara da müdahil olur, engellerdi. Belki olaylar bu noktaya da gelmezdi.
O, hiçbir zaman ümitsiz değildi ve insanlara sürekli moral verirdi. Devlet dairesinin önünden geçmeye korkan, mazlum Anadolu insanına, “Ayağa kalk ve devleti sen yönet!” diyerek yeni bir ruh aşıladı.
Müslümanlığın bireysel ibadetlerden ibaret bir din olmadığını öğreterek, cihat, faizle mücadele ve adil düzen gibi kavramları yeniden Müslümanların gündemine yerleştirdi.
Cihadı, cehalete ve Siyonizm’e karşı bir mücadele ve hakkı hâkim kılma farizası olarak anladı.
Faizle mücadeleyi, sömürüye ve tekelleşmeye karşı bir çıkış yolu ve çözüm olarak gördü.
Adil Düzen’i, Müslümanların ümmet bilinci içerisinde yaşaması, hak nizamın ve adaletin tesisi olarak öğretti.
İslam Birliği hayattaki en büyük idealleri arasındaydı. Şuurlu Müslüman olmak en önemli ilkesiydi.
**
Partisini çetecilik ve bölücülükle suçlayanların -her zaman olduğu gibi- oy kaygısına düştüklerini ibretle izliyoruz. Onun manevi şahsiyeti üzerinden oy devşirmeye çalışanların samimiyetinden(!) şüphemiz yoktur.
Erbakan’ın yolunda olduğunu söyleyenlerin, eylemlerinin ve söylemlerinin Milli Görüş’ün ne kadar uzağında olduğu ortadadır. Zira büyüklük gösterip 28 Şubat’ın baş aktörlerine bile hakkını helal edecek kadar erdemli kişiliğe sahip merhum Hocamızın mirasını sahiplenenlerin, kin ve intikam hırsıyla hareket ettiği de maalesef ortadadır.
Sağlığında iken ona sırtını dönen ve gömlek değiştirdiklerini söyleyenlerin onun hakkında söyleyecekleri pek bir şey yoktur. “Hocanın kemiklerini sızlatıyorsunuz” diyenlerin izledikleri politikalarla neler yaptıkları(!) ortadadır. O hayatta iken kalbini-gönlünü sızlatanlar, kemik edebiyatını tez elden bırakmalıdır. Merhumun mirası üzerinden bir takım projelere alet olup bizzat kurduğu partiye sorun yaşatanların da pişman olacağı gün yakındır. Bu ülkenin “yeniden refah” seviyesinin arttırılması ancak Saadet Partisi’nin Milli Görüş çizgisini ileri taşıyan vizyonuyla gerçekleşebilir.
**
Ülkemizde şu anda gördüğünüz her olumlu adımda ve hayırlı icraatta onun imzası/payı vardır desek abartmış olmayız. Bugün sade vatandaştan, üst düzey yöneticilere kadar her bireyin benimseyeceği ilkeler ve duruş ortaya koydu.
Kendisi, “Allah yolunda malıyla canıyla cihat eden bir mümin” olarak anılmak istemişti. Kişiliğini değil, fikirlerini ön plana çıkarttı. O, büyük projelerin mütevazı insanıydı.
Son olarak özellikle şunun altını çizmek gerekir ki; Erbakan Hocamız; Siyasetçi, İlim ve Fikir İnsanı, Teknokrat, Bürokrat, Sanayici, Dava Adamı ve Devlet Adamı gibi vasıfları taşıdığı halde o “siyasetçi” olmayı tercih etti. Çünkü insanlığın kurtuluşunun bu yolla mümkün olacağını inanıyordu.
Ömrünün son günlerinde hastane odasında, hasta yatağında, son anlarındaki icraatı, davasının/Saadet Partisi’nin başarısı için çaba sarf etmek oldu.
YORUMLAR