SESSİZCE BATIYOR (MUY)UZ? Büyük krizlerle karşı karşıyayız. Farkındayız. Herkes ama herkes sus pus. Bütün medya kör, sağır. Ekonomik krizin sebebi de bir türlü dile getirilmiyor. Varsa yoksa Trump. Günah keçisi bulundu ya gerisi sorun değil. Krizin önemli nedenlerinden biri ithalat ihracat arasındaki uçurum; cari açık. Üretmiyoruz yalnızca tüketiyoruz. Döviz kurlarındaki bu önlenemez yükselişin nedeni dışarıya sattığımızdan çok alıyor oluşumuz. Muhalefetin özellikle de Saadet’in seçimden önce üstüne basa basa söylediği “betona para gömüyoruz" sözü işe yaramadı. Hala saray, stadyum, hapishane, köprü ve tünel projeleri dile getiriliyor. Bunların da iş/kazanç garantisi ile müteahhitlere yaptırılması da ayrı bir skandal. Yani gitmesek de geçmesek de muayene olmasak da o borç bizim borcumuzdur. Büyük bir devalüasyon yaşadık. Paradan 6 sıfırı atar gibi paramızın altını oyduk. Telekom gibi Türkiye’nin büyük bir tesis kasasında parayla yabancılara satıldı kimseden gık yok. Şimdi de nasıl kandırıldık, gördünüz. Şeker fabrikaları derdest edildi tık yok. Muş’taki şeker fabrikası kapatılıp yerine saray yapılacakmış. Gerçekten bunlara bu aklı kim veriyor, bunları anlamak mümkün değil. Acaba o saray tek bir gün kullanılacak mı? *** Bu milletin bin yıllık geçmişine baktığımızda şatafat, lüksten daha fazla birlik, beraberlik, kardeşlik fedakârlık vardı. Çanakkale’yi de anlatırken koyun koyuna yatan askerlerden bahsederiz. Yedikleri menüyü her yere asarız. Ama bugüne baktığımızda, birlik beraberlik ve çok seslilikten çok, “gösteriş, tek seslilik, lüks, israf saraylar" görüyoruz. Bin yıl sonra bile bir zaferi sahiplenmek,yüksek bütçeli gösterişli sunumlar yapmakla olmaz. Bu topraklara ne ektiğinizle ne ürettiğinizle bilgiyi, teknolojiyi bu memleketin insanına ne kadar mal ettiğinizle ölçülür, zafer o zaman zafer olur. Maalesef bugün yapılanlar bir şeyleri unutturmak için yapılan göz boyamak gibi geliyor. Bu biraz daha iflas etmişliğin, tükenmişliğin bir sonucu mu acaba? Çünkü tarihi tekrar yazmak sinevizyonlarla top atışlarıyla olmuyor. Bizzat özne olmakla oluyor. Yıllarca, 2023 vizyonu diyerek oyalayıp durdular. Şunun şurasında az bir zaman kaldı. Bu defa bunu, 2071 ile revize etmek için bugün 1071 yılında kazanılan Malazgirt Zaferi törenlerine ihtiyaç duyuluyor. Gerçekten trajik bir durumla karşı karşıyayız. *** 29 Mayıs Fetih töreninde de aynısını yapmışlardı. Fatih’in fetih esnasında harcadığı paradan fazlasını kutlamalara harcamışlardı. Devlet yetkilileri her gittikleri gezi veya programlara büyük bir gövde gösterisi ile gidiyor. Yalnızca basit bir açılışa bile yüzlerce kişi katılıyor. Helikopterler, eskortlar, lüks Mercedesler, jeepler, beş yıldızlı otellerde ikamet etmeler, koruma orduları, bina giydirmeleri, meydanlardaki afişler ve dövizler devasa boyutlara ulaşıyor… Tek kelimeyle yazık … Bir zamanlar bizim mahallenin insanları olan arkadaşlarımızın geldiği burjuva yaşamı… üzülüyor insan. Bu gidişatla da ne dolar düşer ne ekonomi düzelir ne de paramızın değer kazanır. En acısı da bunların karşısında konuşacak, eleştirecek, bir fikir ortaya koyacak kimsenin olmayışı. Bu demek oluyor ki; “sessizce batıyoruz, sessizce yok oluyoruz, sessizce ölüyoruz”. Devalüasyonmuş, ülke yüzde 40-50 fakirleşiyormuş, ülke batıyormuş, tesisler bir bir elden çıkıyormuş, işsizlik, açlık, yoksulluk, yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırmaca, israf, ahlaksızlık, adaletsizlik her tarafa yayılmış kimin umurunda! Varsa yoksa saray yapalım, itibardan ödün vermeyelim. Umarız atı alan Üsküdar’ı geçmez. İş işten geçmeden uyanma fırsatı olur.
YORUMLAR