Sözlerimizin muhatabı Başbakanlık danışmanları, Dışişleri yetkilileri, Milletvekilleri, yandaş medya ve AKP’nin azgın trolleridir.
Yazımıza 10 sene önceki Libya ziyaretinde, o zamanın başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, Libya ve Lider Kaddafi hakkındaki sözleri ile girelim:
“1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda dış dünyanın ülkemize her türlü ambargoyu uyguladığı bir dönemde, en büyük desteğin, Sayın Muammer Kaddafi ve Libyalı kardeşlerimizden geldiğini de hiçbir zaman unutmuyoruz. Bizim bir atasözümüz var. ‘Dost kara günde belli olur.’ O kara günde ve o zor anda, herkesin gerçekten de bariyer oluşturduğu dönemde, Libyalı kardeşlerimiz herşeyiyle, aracıyla, gereciyle, mühimmatıyla yanımızda oldu. Bizim dostluk ve kardeşliğimizin farklı bir yapısı var. Bu kardeşlik ilişkilerimiz, tarihin o şaşmaz terazisinde, her seferinde yüz akıyla çıktığı içindir ki, iyi gün dostu olarak değil, tam aksine zor gün dostu olarak tescillenmiştir.”
Şimdi de yine Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın geçen haftaki AKP grup toplantısındaki sözlerini hatırlatalım:
“Bildiğiniz gibi kardeş Libya’nın lideri Kaddafi çok çok önemli bir adımı attı. Bütün askeri depolarında ne var ne yok hepsini ordumuzun emrine sunduğunu, sunacağını söyledi. Ve bunu Kıbrıs Barış Harekatı esnasında görevde olan ve şu anda da hayatta olan hükumet yetkililerinden yaşayanlar çok iyi bilir. Libya'nın gösterdiği alicenaplığı bir kenara koymak mümkün değil. Kaddafi'nin söylediği söz unutulmazdır: ‘Elimdeki tüm silahlar Türk ordusunun emrindedir’ demişti. Bu tablolar yaşandı, bunları biliyoruz.”
Şunu anlıyoruz:
Sayın Cumhurbaşkanımızın Libya ve Şehit Kaddafi hakkındaki kanaatleri 10 sene önce ne ise bugün de zerrece değişmemiş.
Şimdi muhataplarımıza soruyoruz:
Ey 10 sene önceki danışmanlar! Libya ve Kaddafi hakkındaki fikirleri açık seçik belli olan bir Başbakanı, hangi yalanlarınızla ve nasıl ikna edip; Libya’yı bombardımanlarla parçalayıp yok etmek için giden sömürgecilerin safına itip, donanmamızı emirlerine verdirip gönderdiniz ve Kaddafi’nin yüzbinlerce Libyalı Müslümanla birlikte şehit edilmesi sürecine dahil edebildiniz?
Ey Dışişleri monşerleri! Türkiye-Libya dostluğu bu kadar açık iken, bugün imzalamakla büyük başarı sağlandığını abarta abarta dillendirdiğiniz, Akdeniz’deki işbirliği konusundaki, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, 10 sene önce taslaklarını hazırladığı tekliflerin müzakere edilip kısa sürede sonuçlandırılacağı, daha da ilerisi tek devlet haline gelmek anlamına gelebilecek Kaddafi teklifleri, 10 sene önce masaya gelmişken, bu konulardaki her şey yoluna girmişken, hangi oyunları tezgahladınız da, Türkiye’yi mütecavizlerin safında Libya bombardımanına gönderdiniz? Meşru devleti yıkan isyancılara bavullar dolusu para verdirdiniz? “Bir zincirin gücü en zayıf halkanın gücü kadar” olacağına göre, bu gün zafer diye anlattığınız, o Akdeniz anlaşmalarını, o günkü güçlü Libya ile yaparak bitirmeyip, parçalanmış, katlima uğratılmış, ordusu dağıtılmış, sömürülmüş bir Libya ile 10 sene sonra yapmanın neresi zaferdir?
Ey 10 sene önceki AKP Milletvekilleri! Başbakan’ın Kaddafi ve Libya hakkındaki fikirleri açıkça belli olup hiç değişmemiş iken, ordumuzu, Libya’yı yıkmaya gidecek olan sömürgecilerin safına dahil edecek olan tezkereye nasıl lehte oy verdiniz? Hiç Allah’tan korkmadınız mı? Türkiye dostu Libya ve Kaddafi’yi himaye etmeyi hiç mi akıl etmediniz? Elinizde hazır olan D-8’in içine dahil ettirip yıkımdan kurtarmayı hiç düşünemediniz mi? Yıkılan Libya’nın, şehit edilen liderinin, katliama uğratılan Libyalı Müslümanların, savaştan kaçmak için balıklara yem olan onbinlerce garibanın hesabını nasıl vereceksiniz?
Ey yandaş medya! Libya’yı ve Türkiye dostu Kaddafi’yi yerden yere vuran o kahrolası uyduruk manşetleri ve köşe yazılarını nasıl yazdınız? “Diktatör Kaddafi’nin” devrilip “gebertilmesi” Libya’nın kurtarılması, ve benzeri ihanet yazılarını hangi elinizle, nasıl yazmıştınız? Başbakan’dan işaret alıyormuşcasına gazete ve televizyonlarda o rezillikleri nasıl uydurup, dillendirip de Başbakan’ı yanıltıp sömürgecilerin safında, yüzyıllarca silinmeyecek bir leke olan o savaşa gitmek için yanılttınız? Bu ne utanmazlıktır. Bu elim yanlışlığı haykıran Milli Görüş lideri, partisi ve yetkililerine ithamlarda, karalamalarda bulunup, iftira kusmukları atarken, gaflet içinde miydiniz, hıyanet içinde miydiniz?
Ey AKP trolleri! Libya konusunda yanıltılan Başbakan’a yanlış yolda cesaret, bu yanlışlıkları düzelttirmek için çabalayan Milli Görüşçülere de hakaret konusunda yaptıklarınızı şimdi hatırlıyor musunuz? Yüzünüz hiç kızarmıyor mu? Bunların hesabını nasıl vereceksiniz?
Ey sizler, hepiniz! Bugün Akdeniz’de zafer kazanma edebiyatı ile ortalığı tozu dumana katanlar, Şehit Kaddafi’nin; dostlarından imdat ister gibi bakan gözleri hiç rüyanıza giriyor mu? Tarih sizleri nasıl yazacak, hiç düşünüyor musunuz?
Sayın Cumhurbaşkanımız! Bunları kılavuz edindiniz, bakınız size “hiç istemediğiniz halde” ne fena işler yaptırdılar. Şimdi de denizin karşı tarafında iyice zayıflatılmış bir Libya ile yaptığınız anlaşmaları büyük bir zafermiş gibi sunuyorlar. Halbuki siz, “bir dünya lideri” diye anılan siz, asıl zafer kabul edilebilecek olan bu tür anlaşmaları, Akdeniz kenarındaki tüm İslam ülkeleri ile yapıp, sömürgecilerin ellerini kollarını sıkıca bağlayamaz mısınız? Ama bunun için “Milli Görüş gömleğini” giyip, İslam Birliği’ni kurmak gerekiyor değil mi efendim?
Bunu başaracak konumda değil misiniz?
Değil misiniz?
KARGA VE KILAVUZ
Feraset, basiret ve dirayet,
Gerçek kılavuz ve sermaye;
Kargalar kılavuz ise şayet,
Bunlar gerçekten şer maye!
YORUMLAR